10 Nisan 2018 Salı

Röportaj

                                         ERDEM KOÇOĞLU1 İLE SOSYOLOJİ ÜZERİNE

Sosyoloji nedir?
Sosyolojinin diğer adı toplumbilimi'dir. Sosyoloji; toplumu, toplum içindeki grupları, örgütleri, kurumları bu kurumlar arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalına denir. Kısaca topluma dair, toplumun işleyişine dair, toplumun içindeki yapılara dair yapılan bütün bilimsel çalışmalara sosyoloji denir.

Sosyolog kime denir?
Toplum bilimiyle ilgilenen, toplumsal kurum, kuruluş ve bunlar arasındaki iletişimi inceleyen bilim insanlarına sosyolog denir.

Sosyolojinin hayatımızdaki önemi nedir?
Sosyoloji bir toplumun içindeki kurumları, kuruluşları, toplumun yaşam şekillerini anlamamızı sağlar ve sosyolojinin amacı bir toplumun doğru ya da yanlışını, dini olarak doğru dine sahip olup olmadığını değil, bu dinin bu toplumları nasıl şekillendirdiği ile ilgilenir. Bu ise o toplumun daha sağlıklı, daha bilimsel bir şekilde analiz etmemizi sağlar.

Sosyal eşitsizlik nedir?
Toplum katmanlarındaki grupların, bireyler arasındaki ekonomik, sosyal ve siyasal konum farklılıklarına denir.
Burda pozitif gruplar ile negatif gruplar ya da dezavantajlı gruplar arasındaki sınıf farklarına sosyal eşitsizlik denir.
Örneğin: İş adamaları ile işçiler arasındaki sosyal gruplar buna güzel örnek teşkil eder. Özellikle ekonomik olarak ya da kamudaki kazançlı olarak gruplar arasındaki farklı pozisyon ve farklı kazanımlar bu sosyal eşitsizliği ifade eder.

Sosyal eşitsizliğin doğurabileceği sorunlar nelerdir?
Bir toplumda sosyal eşitsizliğin doğuracağı en büyük sorun sosyal sıkıntılar ve sosyal patlamalardır.
Örneğin: Bir ülkede sosyal eşitsizlik derinleşmişse ve sosyal eşitsizlik makası çok açılmışsa burada sosyal patlamaların, sosyal problemlerin çıkma ihtimali yüksek olacaktır. Gelişmiş ülkelerde bu sosyal eşitsizliği gidermek adına özellikle orta sınıf olarak tarif edilen toplumun çoğaltılması yönünde sosyal politikalar uygulanır. Özellikle gelişmekte olan ve gelişmiş olan ülkelerde sosyal politikalar bu yüzden önem kazanır. Çünkü sosyal gruplar arasındaki eşitsizlik ne kadar minimize edilebilirse o ülkede o kadar huzur sağlanmış olur. Bu eşitsizliğin boyutları ne kadar arttırılırsa o toplumda huzursuzluk da o derece artmış olur.

Sosyal eşitsizliği önlemek için neler yapabiliriz?
Bir toplumdaki sosyal eşitsizliği gidermek o toplumun daha sağlıklı bir birliktelik yaşamasını sağlar. Hal böyle olunca özellikle demokratik ve sosyal devletler buna çok büyük önem verirler. Özellikle ekonomik politikaları dezavantajlı sosyal gruplar için, onlara pozitif ayrımcılık yaparak bunu gidermeye çalışırlar.
Örneğin: İstihdam sağlamak, işsizlik oranını minimize ekmek, eğitimsiz sınıfları ve dar gelirli insanlara pozitif destek sağlamak, hastaların devlet tarafından tedavilerinin giderilmesi gibi sosyal olarak geri kalmış gruplara devletin vereceği destek bu sosyal eşitsizliği gidermeye yönelik politikalardır ve bunların yapılması bir devletin sosyal eşitsizliğin önlenmesi açısından önemli politikalar olarak bütün toplumlarda gündeme gelmesi gereken ve kesinlikle toplumun huzuru için gerekli olan politikalardır. Bizim Türkiye'de de son dönemde özellikle yerel yönetimler üzerinde sosyal politikalar dediğimiz konuların artık çok gündeme geldiği, bundan 10-15 sene önceki klasik su temin etme ve çöp toplama belediyeciliğinin çok ötesinde sosyal konulara eğilen, sosyal imkansızlıklar içinde yaşayan gruplara destek olmak gibi politikaların geliştiğini de görmekteyiz.

Siz neden sosyoloji bilimiyle ilgilenmek istediniz?
Ben sosyal konuları, özellikle sosyal toplumları çok merak eden, toplumsal ilişkileri seven bir insanım. O yüzden toplumları tanımak için, bilimsel olarak bunlar üzerinde çalışmayı önemsedim. Şu kadarını söyleyeyim, dünyaya bir daha gelmiş olsaydım sosyoloji ve özellikle sosyal bilimler konusu dışında bir alanla ilgilenmezdim. Çünkü hayatın temeli insanları, toplumları ve bu toplumla insanlar arasındaki ilişkiyi anlamaktan geçtiğine inanıyorum. O yüzden sosyoloji bilimiyle ilgilenmeyi tercih ettim ve severek de yapıyorum.

Sizce Ülkemizde sosyoloji hakettiği değeri görüyor mu?
Maalesef bununla ilgili 'evet' diyemeyeceğim; bununla ilgili bir sosyoloji profesörünün verdiği cevap bence konuyu özetler niteliğindedir. Özel bir derste Selçuk Üniversitesinde bir profesör sosyolog hocamız şöyle bir ifade de bulundu; "Bürokraside ya da siyasette herhangi bir insanın sıfatı ne olursa olsun, eğitim alanı ne olursa olsun, diyelim ki o günden sonra hasbelkader milletvekili, bakan ya da belediye başkanı olmuş olsun. O günden itibaren bütün "enlerin" kendisinde toplandığını düşünür, iddia eder. Böyle bir ego oluşur. Oysa, özellikle siyasetçiler toplum bilimiyle ilgileniyor, topluma hizmet ediyor ve toplumu çok iyi tanımaları gerekiyor. Ama buna rağmen görüyoruz ki, belediye başkanları ve milletvekillerinin çevrelerinde danışman olarak teknik elemanlar neredeyse her alanda var. Hukuki birimlerde ilgili kurumlarda hukukçular var. Ama, ne yazık ki topluma hitap eden, topluma hizmet eden işler yapıyor olmalarına rağmen sosyolojiyle ilgili sosyologları yanlarında bulundurmayı çok düşünmezler. Çünkü, onlar klasik alaylı bir şekilde işlerini yapabileceklerini
düşünürler." demişti.
Oysa, toplumu tanımak gerçekten başlı başına bir matematik kadar zordur ve önemli bir şeydir; üzerinde
titizlikle çalışılması gerekilen bir alandır. Türkiye'de maalesef, sosyoloji biliminin özellikle gençlerin sosyoloji
bilimiyle ilgili kayıtsız kalmalarının en büyük nedenlerinden biri de, toplumuzda ve ülkemizde değer olarak hak
ettiği yerde olmamasından kaynaklanıyor. Maalesef sadece Türkiye'de değil; gelişmekte ve geri kalmış ülkelerin bir çoğunda bütün bilimlere olduğu gibi, sosyolojiye de gereken değerin verildiğini söylemek mümkün değildir.


1 Erdem Koçoğlu: Anadolu Üniversitesi Sosyoloji, Maltepe Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler eğitimi aldı. 

19 Mart 2018 Pazartesi

TSK AFRİN'E GİRDİ

TSK AFRİN'E GİRDİ
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 20 Ocak'ta başlattığı Afrin Harekatı 57. gününe girdi. Bu sabah itibariyle, TSK ve ÖSO tarafından Afrin kuşatma altına alındı. TSK'nın yaptığı açıklamaya göre, kuşatılan 6 beldeden 5'i ele geçirilirken, kalan son belde Mabatlı'nın da ele geçirilmesi için operasyonlar sürüyor. Harekatta şu ana kadar 3569 terörist etkisiz hale getirildi. Afrin ile Mabatlı arasındaki karayolu bağlantısı kesildi. Doğudan ve batıdan gelen birlikler Afrin'in kuzeyinde buluştu. Harekatın 57. gününde 12 köy teröristlerden temizlenmiş oldu
Türk askerinin Afrin'e girmesinden sonra ilk tepki gösteren ülkelerden biri de ABD oldu. Bilindiği üzere ABD, PYD'yi terör örgütü olarak görmediğini ve birlikte çalışmaya devam edeceklerini ifade ederek, ağır silahlar da dahil olmak üzere, her türlü askeri desteği sağlamaya devam ediyor.

ABD:ENDİŞELİYİZ!

ABD Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada: "Afrin’den gelen haberlerle ilgili ciddi endişelerimiz var. Görüldüğü kadarıyla Kürt nüfusun hakim olduğu Afrin Türk ordusundan endişeyle boşaltılmış. ABD olarak Türkiye, Rusya, Suriye hükümetine insani yardımlara izin verilmesi çağrısında bulunuyoruz." ifadelerine yer verildi.

ABD'nin bu açıklamaları Türkiye yetkilileri tarafından sert tepkiyle karşılandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "ABD, Suriye konusunda kimlerle iş birliği yaptığını ve kimlerle ittifak yapmaya devam edeceğinin kararını vermelidir. Böyle bir müttefikliği kabul etmek mümkün değildir." diyerek, ABD'nin açıklamasına sert tepki gösterdi